TIDAL müzisyenler için aslında en ideal platformu sunuyor, fakat kullanıcı tarafına ne kadar ağırlık verdikleri belirsiz. TIDAL bence eşiği geçemeyebilir, peki nelere bağlı bu eşik.

Kayıpsız Ses

Evet, bir stüdyo için en önemli unsur kayıtların kayıpsız alınmasıdır. Elbette bu şekilde halka sunulduğunda şarkılar daha da güzel ve doygun oluyor. Peki bu kalitedeki bir sesi dinleyebilmek için ne lazım? Asıl sorun burda başlıyor, biz istesek de istemesek de alt bantları zaten duymuyoruz çünkü:

  1. Kalitesiz kulaklık kullanıyoruz
  2. Gürültülü ortamlarda müzik dinliyoruz (metro, trafik, spor salonu)
  3. Müziği arka plan sesi olarak kullanıyoruz (işte, restoranda)

Bu sebepler varken ben kullanıcı olarak bedava Spotify yerine TIDAL kullanmam.

Fiyatlandırma

Kayıpsız ses için premium Spotify’a verilen paranın iki katını istiyor bizden TIDAL. Müziğin gerçek kalitesini ve gerçek içeriğini halkla paylaşma idealiyle yola çıkan dünyanın en ünlü sanatçıları zaten kayıt aldıkları şekilde ve ekstra masrafsız yayınlamak için parçayı bizden iki katı para istiyor diye düzelteyim. Oysa aynı fiyatta olsalar veya yakın olsalar bir çok insan bunun için 250-300$’lık bir kulaklığı da almayı gözden çıkaracakken bu fiyat farkı kalp kırıcı.

Rakipler

TIDAL en az 1 sene cepten yiyecektir. Bu süreçte gemiden inecek sanatçılar olabileceği gibi Spotify’dan çalabilecekleri (Taylor Swift gibi) sanatçılar da olacaktır. Fakat rakiplerinin Spotify olduğuna kendilerini inandırdıkları anda Apple ve Beats omuzlarına basıp hem iTunes’u hem de yeni platformlarını yükseltecektir.

Sonuç

Sonuç ne mi olur? Bu konulara dikkat edilmezse müzik dünyasının Google Plus’ı olurlar tabiki 😀

Barış Altop
Barış Altop
Matematik tutkusunu yazılım sanatına dönüştürmeyi hedef seçmiş, bilgisayar mühendisliği doktora öğrencisi. Biraz Apple tutkunu, ama teknoloji düşkünü yazılımcı.