Osmanlıca’nın müfredata girmesi tartışılırken, acaba bu zorunluluk yazılım diline gelse nasıl olur diye düşünmeye başladım. Mesela TÜBİTAK Osmanlıca’yı bir yazılım diline dönüştürse ve milli yazılım dili kabul edilse nasıl bir dil çıkardı.

  1. Herkes sevsin, herkes anlayıp öğrenebilsin diye olabildiğince konuşma diline yakın, ama bir o kadar da kullanışsız olurdu. SQL ile işletim sistemi programlamaya çalıştığınızı düşünün.
  2. En önemli paradigması FİKO olurdu: First in, Kısmet out. Verdiğiniz görevler belirsiz bir gelecekte sonuç verebilir veya vermeyebilir, ama verip vermediğini de asla bilemezsiniz. Siz en iyisi kadıya danışın belki o bilir.
  3. Yazdığınız her satır kodun aruz ölçüsüne uydurmanız gerekecektir. “Satır 52: mefâ’ilün veznine uygun değil” hatalarıyla boğuşmaktan ne programladığınızı unutursunuz.
  4. En az 3 farklı ve alakasız dilden esinlenmiş olacaktır. Visual Basic, C ve HTML’den esintiler taşıyan nasip-oriented bir dil hayal edin. Edin edin bulursanız haber verin.
  5. Kodumuzun başına eklenecek sınıfları
    #bismillah "ibn-iSina.h"

    şeklinde eklemeliyiz. Eklenen sınıfların fermanlara uygun yazılmış olması da şart olacaktır.

  6. Temel kavramları:
    • Şartlar (Branching): öyleyse, öyle değil böyleyse (if, if-else)
    • Dübâre (Loop): Beher a[i] çün i=0..100 (for-in)
    • Üf’ûle (fonksiyon): mensûh perde-ülTemasa(Sımt girdi) {} meali: void printToScreen(String input)
    • Sınf (sınıf)

Benim aklıma gelenler bunlar, eklemek isterseniz yorumlara beklerim 🙂

Barış Altop
Barış Altop
Matematik tutkusunu yazılım sanatına dönüştürmeyi hedef seçmiş, bilgisayar mühendisliği doktora öğrencisi. Biraz Apple tutkunu, ama teknoloji düşkünü yazılımcı.